MÜZİK: Yasmine Hamdan (La Mosh Ana)

                                     Yarattığımız tek dişli yaratık
                                      Halimizden bir parça koparmışsa eğer
                                      Artık kayıp kapılar sır değil,
                                      Aşikar olur bize..

Özgün İnsan Tipi

                                   Olmasın dostlarım olmasın!
                                   Musalla taşında bir sofu serzenişi
                                   Öğle namazına mütaakip
                                   Cenaze eğlencesi, olmasın!

MÜZİK: FİRUZE (Yasmin Levy)

Kadife sesli güzel sanatçı; senle tanışmadan önce aynalar daha az çatlaktı, kapılar daha az kapalı, ölüm orucu daha az bozulmuştu...

DEKLANŞÖR KAFASI

(Abbas) - (G.B. NORTHERN IRELAND. Belfast. 1972)

Bir intihar saldırısı düzenlenir... Her taraf kan revan; araçlar patlamıştır, binalar kullanılmayacak hale gelmiştir... Bütün insanlık, kara kaplı kitabına bir tarihi daha kanlı harflerle yazmıştır. Ne acıdır ki! Kuzey İrlanda ve İngiltere(Büyük Britanya) de fotoğrafta görüldüğü gibi bütün bu acıları ağır bedeller ödeyerek çekmiştir. Abbas bu fotoğrafında 'savaş fotoğrafçılığını' sergilemiş ve tarihe bir kaynak üretmiştir. Fotoğrafa baktığımızda orada yaralanan kadının yarasını acı bir şekilde hissetmekteyiz ve ardından savaş sonrası yaraları sarma girişimlerine şahit olmatayız. Zaten bütün olay burada bitiyor; belgesel fotoğrafçılığı dediğimiz şey bir nevi ayna değil midir bizlere, neler olup bittiğini hiç bir dezenfarmosyona yer bırakmayacak şekilde anlatan ve gösteren? İşte bunu yapmıştır Abbas bu fotoğrafında, savaşın acı yüzünü kalbimize, vicdanımıza(eğer varsa) çarpmıştır.

AH MELEK

Ah melek!
Seni aradım çıkmaz sokaklarda
Seni düşünüp durdum günün her saati
Yoluma çıkmadın.
Akreple yelkovan arasına girmedin,
Bütün zarifliğinle.
Ah melek!
Tropikal zaman sensiz bir hiç
Kavramsallaşmış kelimeler anlamsız
Ah melek!
Militanlaşmış sözcükler beynimde örümcek ağı örmüş
Saplanmış çıkamıyorum
Ah melek!
Benim hiç Melek isminde bir sevgilim olmadı.
Adını koyamadığım hayallerini sevdim ben hep.
Ah melek!
Atila İlhan ne der:
"Kirli yüzlü melek!"
Çıkarsan göz rengi kanatlarını
Sarsan çevresini Kömürleşmiş kalbimin
Ah melek!
Bir güzellik yapsan
Silsen aklımızın kirlerini,
Bir çocuk gülümsemesiyle okşasan her yanımı.
Ah melek!
Hep gülsen, çok gülsen, bi gelsen...

Müzik: Turnam Gidersen Mardin'e

Suriyeli müzisyen, vokalist Lena Chamamyan Ermeni halk şarkısı olan bu türküyü olağanüstü bir şekilde yorumluyor.Şarkı türkçe olarak "Turnam Giderse Mardin'e" olarak söylenmektedir.

Dağların rüzgarına öleyim -kurban olayım

Yarimin boyuna öleyim -kurban olayım

Bir sene var,  yarimi görmedim

Görenin gözüne öleyim -kurban olayım

Durmuşum. gelmeye takadim yok 

Dolmuşum. ağlamaya takadim yok

Bir sene var. yarimi görmedim

Görenin gözüne kurban olayım

Dereler su getirmiyor

Yarimin haberini getirmiyor

Belki yüreğin donmuş

Bana sevda ateşini getirmiyor

Not: Görüntüler Nuri Bilge Ceylan'ın Kasaba adlı filmindedir.
Kaynak: Radio Pangea

Savaşın Sesi

-Savaşta en çok çocuklar ölür.
-Hayatta kalsalar bile tek kaldıkları için ölür.
-Gelecekleri, geçmişleri her şeyleri ölür.

+Savaş çığırtganlığı yapmayalım,
+Barış'a kuma getirmeyelim!
                            (Bu bir insani temenni)

ALİ'YE

Ali vurdu, ezdi bizi
Bedenimizin en dirençli,
En sarsılmaz yerinden.
Kaldık mı tek kelime Ah'larımızla şimdi?
Kalbimizin üstünde soğuk demirler eritiyorlar, Acımasızca!
Oynamıyorlar, şaka yapmıyorlar,
ÖLDÜRÜYORLAR!
Kaldık mı en kuru Ah'larımızla şimdi?
Ah! diyoruz; gencecikti.
Ah! diyoruz; sevecekti.
Ah! diyoruz; hayalleri vardı, koklayacaktı,
YAŞAYACAKTI!
Ah! diyoruz; bütün ağıtlar bitti.
Kaldık mı sadece Ah'larımızla simdi?

EMREDİLEN AN!!

Hey arka taraftakiler!
Duyuyormusunuz?
Sezsizliğinizin yarattığı tahribatı.
Dinlemediniz, düşünmediniz...

Hey arka taraftakiler!
Görüyormusunuz?
Aranıza sokulan nefret keskinliğini.
Dokunmadınız, sevişmediniz...

Hey arka taraftakiler!
Hissediyormusunuz?
Hayat damarlarınızın kesildiğini.
Ağlamadınız, gülmediniz...

Hey arka taraftakiler!
Anladınız mı?
Alın terlerinizden kara kitaplar yazıldığını.
Okumadınız, yazmadınız...

Hey arka taraftakiler!
Kaçarken sevdiklerinizi de düşürdünüz,
Korkmayın! Gelip toplamaktan.

Ve
Hey arka taraftakiler!
Ön taraftaki kalp atışlarınız beklemede,
AN BE AN
Çıkmanız umuduyla;
Saklandığınız düşlerinizden.

YENİ BİR SAYFA AÇTIK

Yeni bir sayfa açtık
Kısıklı ampülsüz
Sırf anlatabilmek için
Kafası dumanlı dimağ uçlarımızı

Yeni bir sayfa açtık
Karalama kampanyası yasak
A4'leşmiş hayatımızda
Sadece "FUCK OFF" yazacak!!!

Yeni bir sayfa açtık
Zihin uçlarımız=kalem ucu
Açacağımız=basiret

Yeni bir sayfa açtık
Protagonist biz
Hadi antagonistte olsun
Ama sarışın kıza gerek yok..

Yeni bir sayfa açtık
Zirvedeyiz hepimiz
Anlamadık hala
Birinci kim?

Yeni bir sayfa açtık
Gülelim biraz
Filmi geri sardım
chApulcuyuz biz!!!

DÖNENCELER ARASI KIZ

dönenceler arası evrende bir kız var.
aşık atmak için yaratılmış,
kellesi sarışın olan insanlara.
hani, kalbinin ortası delik olmasa,
patlatıvercek bütün kainatın tohumlarını;
yüzünden aşağı, güneş kafası olan insanlara.

tek bir sorun var burda;
armoni düşüncelerinden uyandıktan sonra
kim inandıracak onu?
gayesi inhisar olan insanlara...

çünkü aşık atmak için yaratılmıs
bütün nizam-ı muhafızlara!!

PEOPLE ARE STRANGE

Renkli prezervatif dolabini okuyorum.

Yanımda kendine güzel türbanlı bir kız...

-Araba da ne sarstı be arkadaş!

Kafasında ambulans alarmı olan dayı,

Kuruntu yapmakta karıya, göz sikişleriyle beraber.

-Anlayacağın yan koltuk hareketli

Ve sonuçta mecaz-ı mürsel,

Türbanlı kız içsel boşalmada doruk noktasına ulaştı.

kulağımda "people are strange"...

Geldik herhalde,

Excuse me!

Ahh karı da guzel olsa bari!

ZAMANIN GERÇEK ANLAMI


zamanın gerçek anlamı,

acı haykırışlar olmalı

içinden nehir geçmeyen,

karlı dağları olmayan,

hatta elinde ki çiçekle

yari önünde durmayan.

zamanın gerçek anlamı,

kaybedilişler çağı

elinden tutulmayan,

gözüne bakılmayan,

şemsiyesiz bir dünyanın

darmadağınık insanı.

televizyon


televizyon izlettirir,

gereksiz insanların

sonsuz makyajlarını.

sen baktıkça ona

kararmıştır her tarafın.

müzik dinlemektir aslında bu...

soyut şarkıların göz kapağı,

açık beynin kapalı gişesi,

sikilmiş götün sorulan hesabı,

sen izledikçe onu,

çeker seni,

kapatır derme çatma bir kare.

bütün hayatınla içindesin,oyna!

KALEM SESİ

kalem sesi de ne ki?
dinlemek gerekir,
dinlemek!
işte burda siner kalem sesi
göğsünün solunda
yapayalnızdır
ama bir o kadar da
can alıcı noktandır
hani düşünmek?
düşümek tek basına yobazdır
eğer birleşebilirse senin yalnızlığınla
kalemin sesi o zaman değer sana
nasıl anlarsın bunu?
düşünmek gerekir,
tozlu raflardaki yalnızlıklarını
ve çelimsiz sayfalara yazdıklarını
hep düşünmek gerekir,
hayata karşı ızdıraplarını
işte kalemin sesi onların sesi.

muziksiz oda

kapı aralığından içeri sızan
anlayıp söyleyemedigin, loş ışık altında...
birbirine bakan müziksiz oda gerginliği...
ve üst üste biriken kelime titizliği
yansitir butun bu sanal kisiligi.

karşına gelen samyeli aşkı,
sorar sana,
"söyle unuttun mu, gönlümüzden
kayıp giden ter tanelerini?"
müziksiz oda raksları hepsine şaittir şimdi...

geçmiş, hatırlanmak ister
zorlama gayelerle,
ve içeri sızan ümitler
işlenir bir bir yorulmuş dantellere

dinlediğin anonimsiz müzik
bütün çıplaklığıyla,
inmiştir aklının derin dehlizlerine
hatırlamak ve söylemek istersin,
müziksiz oda yorğunluğunda...
sevgimiz bitti mi şimdi?